 |
 |
 |
 |
 |
 |
AÇIK HAVADA YÜRÜYÜŞ ... |
 |
 |
 |
Artık biliyorsunuzdur açık havada spor yapmayı
çok seviyorum. Yaz/kış Anadolu yakasında, her gün 2 saat yürüyüş
yapıyorum ve ardından Caddebostan M-onep’de, 15 dk mucize alet power
plate‘ın üzerinde çalışıyorum. Power plate çok yüksek bir vibrasyon
ile çalışıyor. Üzerinde her bir egzersiz hareketini sadece 60 saniye
yapıyorsunuz. Ama ne 60 sn :)) anlatamam size! Bir 60 saniyenin, bu
kadar uzun olacağını tahmin bile edemezsiniz. |
 |
 |
 |
 |
Power plate’de 15 dk. eşittir 1,5 saat. En az
10 dk. yapmanız öneriliyor. Ben 15 dk. yapmayı tercih ediyorum.
Böylece yürüyüşlerim ile beraber tam 3,5 saat spor yapmış oluyorum.
Eveeeet, her gün :)) (Gerçekten her şeyi yiyiyor musun diye soranlar
için) Mutlaka kardiyo ile birleştirerek yapılmalı, tek başına etkili
değil! Power plate’de vücudumun her bir parçasını tek tek
çalıştırabiliyorum. |
 |
 |
 |
 |
Nasıl bir sonuç aldığımı size şöyle tarif
edebilirim; sanki koluma, bacağıma, karnıma demir parçaları
yerleştirilmiş gibi :)) vücudu sıkılaştırıyor. Egzersizlerin
ardından, yine makinenin üzerinde esneme hareketleri ile
bitiriyorsunuz. Zayıflatmasının ve sıkılaştırmasının yanı sıra,
selülitler için de birebir. |
 |
 |
 |
 |
Peki, neden açık havada spor yapmayı tercih
ediyorum? Çünkü vücut kapalı bir alandan daha fazla yakıyor, açık
havada spor yapınca. Çünkü tamamen hava şartlarına göre efor sarf
ediyor. Artı 2000’li yıllar tamamen teknoloji çağı olduğundan,
hepimiz hergün çok fazla elektronik ürünler ile haşır neşiriz. Bu da
vücudumuzda ekstra gerginlik demek. Tüm bu maruz kaldığımız, elektro
manyetik dalgaların bir şekilde vücudumuzdan atılması lazım. Evet,
tek kırıldıkları yer ise açık hava. Hepimizin hayatında laptop ve
cep tlf nu var. Benim hayatımda ise ‘bonus’ olarak :)) kameralar ve
spot ışıkları da var. Açık havada hepsini atabiliyorum. |
 |
 |
 |
 |
Öğünlerimi, yürüyüş ve power plate saatime
göre, bazen önce veya sonra, yürüyüş esnasında şirin bir yer
görürsem oturup birşeyler yiyebiliyorum :) daha doğrusu
yiyebiliyoruz, çünkü çoğu zaman eşim Memet ile beraber yürüyoruz. |
 |
 |
İşte o günlerden biri. Fenerbahçe’de çok şirin
ve davetkar olan Josefine bakery’yi keşfedince, bir sabah yürüyüş
esnasında kahvaltımızı orada yaptık. Ben her çeşit kepekli, tam
buğdaylı ekmekleri çok severim ve burada çok çeşit bulabiliyorsunuz.
Tabii, birçok tatlının yanı sıra : ) O gün kahvaltımda, kepekli
ekmek yanında ev yapımı reçellerinden istedim. Yanında filtre
kahvemi içerek. Ardından birer dilim paskalya çöreği yedik.
Kahvaltımızı, çok şeker olan Josefine ekibinin : ) bize ikram ettiği
portakal çayı ile bitirdik. Denemelisiniz çok güzeldi… |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |