BERLİN GÜNLÜĞÜ

2-5 Nisan 2009 arası Alman bir giyim markası için Berlin'de çekimdeydim. THY'nin saat 08:40 uçağı ile Berlin'e uçtum. Öğle saatlerinde şehre indim, otelime bavulumu bıraktıktan sonra direk öğle yemeğine gittim. Bu şirin kafede hem dinlendim hem yemeğimi yedim.
Ardından daha önce defalarca gittiğim Berlin'i, bir kez daha keşfetmek için yürüyüşe çıktım.
1,5 saatlik bir yürüyüşün ardından, alışveriş caddelerinden biri olan Friedrich Strasse’de bir kahve ve tatlı için mola verdim.
Ardından saat 18:00 gibi otelime tekrar yürüyerek döndüm ve gördüğünüz gibi, akşam yemeğim eşliğinde laptopum da var : ) Çünkü bir yandan da her hafta yazılar yazdığım PARA dergisine, o haftaki yazımı yazıyorum. Akşam yemeğim ise ızgara somon, salata, haşlanmış sebzeler ve bir kadeh kırmızı şaraptan oluşuyordu. Ertesi sabah saat 06.00'da çekim için uyanmam gerektiğinden, saat 22:00'de uyudum.
Berlin Avrupa'nın en büyük tren istasyonlarından birine sahip. Bu yeniden yapılan görkemli ve modern bina, çekimimizin ilk günü için ev sahipliği yaptı.
Fotoğraflarda gördüğünüz gibi tüm ekibin üzerinde Nisan ayı olmasına rağmen hala atkı, bere ve eldiven var. Çünkü çoooook soğuktu : ) Benim üzerimdekiler kalın görünüyor olabilir ama değildi maalesef.
Aşırı soğuk ve sıcaklarda poz vermek oldukça zor bir şey olabiliyor : ) ama bir şekilde oluyor işte. Ne diyelim meslek aşkı : ))
Yaklaşık 1-2 saat sokakta çekim yaptıktan sonra, tren garının içerisine geçip diğer kareleri içeride çektik. Ama maalesef içerisinde kamera arkası fotoğraflar çekilmemiş : ) Nedense bende şimdi fark ettim.
Ardından Berlin'in en lüks uzakdoğu restaurantlarından biri olan MA'ya gittik. MA Çince AT demek, bu yüzden içeride kocaman bir at heykeli görüyorsunuz. Doğal olarak logoları da at. Berlin'e yolunuz düşecek olursa, MA şehir merkezinde. www.ma-restaurants.de
Çok şık bir dekora sahip olan bu güzel restaurant'da Uzakdoğu etkileri görüyoruz. Birbirinden değerli malzemeler kullanılmış dekorda, fotoğraflarda gördüğünüz gibi. İşte tam da bu yüzden MA'yı tercih etmiş prodüksiyon ekibi çekim için.
Çekim bittikten sonra tuliss okuyucuları için birkaç ekstra poz daha verdim : )
Artık öğle yemeği saati idi. Hep beraber Cafe de Paris'e gitmeye karar verdik. Sanırım adresi yazmama gerek yok : )) Fotoğrafta gördüğünüz gibi, sokak tabelasının tam altında duruyorum.
Oturur oturmaz hemen gördüğünüz gibi yine bilgisayarımı açtım : ) Bu sefer de başladım doguscocuk.com.tr'deki, yazılarımı yazmaya. Burada, her hafta çocuklara çocuk modası hakkında yazıyorum ve onlardan gelen soruları cevaplıyorum.
Berlin Cafe De Paris'de, çok güzel ince hamurlu pizzalar yapıldığını öğrenince, ekipte hemen herkes pizzaları söyledi : ) Bir yandan çok güzel pizzalar bir yandan da gördüğünüz gibi, cafenin önünde güzel müzikler yapan iki arkadaş, bizlere baharın ilk günlerini güzel bir şekilde yaşattılar.
Cafe de Paris'in hemen arka sokağında, öğle yemeğimizden sonra çekimlere devam ettik.
Bu sokak İstanbul'da Nişantası semtine eşdeğer diyebiliriz. Sanat galerilerinin, küçük küçük butiklerin ve cafelerin bol olduğu bir sokak.
Ve buradaki kare tam bana göre : )) Bisiklete binilecek. Hiç sevmem değil mi? : ))))))
Bisikletli kareden sonra minibüste, stylistin bana bir sonraki kıyafeti hazırlamasını beklerken. Uzaklara dalmışım :) Fotoğrafımın çekildiğinin farkında bile olmamışım.
Veee ilk günün son karesi...
Ertesi gün çekimlere kaldığımız yerden devam. Herkes bir yandan bir şeyler yapıyor gördüğünüz gibi : )) Bir kare çekilmeden önce mutlaka her seferinde böyle düzeltmeler yapılır. Ve bir model olarak buna karşı her zaman sabırlı olmak zorundayız : ) çünkü herkes işini yapıyor. Stylist, kuaför ve makyöz orada, bir karenin en iyisi olmak için uğraşıyorlar.
Çekimin ikinci gününde öğle yemeğimizi, piknik yaparak yemeye karar verdik. Ekipte herkes kendi başına bir yerlere çekilip kendi pikniğini yaptı. Bu gördüğünüz yer, hemen merkez istasyonun karşısı. Burada yürüyüş alanları ve arkamda göremediğiniz geniş yeşil alanlar var. İnsanlar burada güneşleniyor, kitap okuyor, uyuyor veya bizim gibi piknik yapıyor. Gördüğünüz gibi ayakkabılarımı, kazağımı çıkarmışım ve doğal olarak diyorsunuz ki eee nerede çoook soğuk hava : ) hemen anlatayım; sabahları gerçekten buuuuz ötesi bir hava oluyordu. Ama öğleden sonra sadece bir iki saat çoook sıcak oluyordu. Sonra tekrar çok soğuk. Ne diyelim Avrupa'da klasik bahar havası : ))
5 Nisan tekrar yurda dönme günü ama uçağım akşam saat 17.50'de olduğundan dolayı, şehirde kendimle başbaşa biraz vaktim var : ) 5 Nisan bir Pazar günü olduğu için Almanya'da her yer açık değil, belki bir kaç yer. Bunlar da Galeria Kaufhof, Ka De We... gibi çok katlı mağazalar. Ve tabii ki merkez tren istasyonu her zaman açık acil bir şeye ihtiyacınız olduğunda. Pazar sabahları çok katlı mağazaların arasında Ka De We kahvaltısı ile oldukça meşhurmuş. Tanınmış Alman simaları bile burada görmek mümkün olabiliyormuş. İlk önce bir kaç saat spor yaptım, kaldığım otelde yüzdüm.
Ardından kahvaltımı yaptım ve gazeteleri okudum. Berlin'de kaldığım sürece kahvaltım bu gördüklerinizden oluşuyordu. Daha önce de söyledim, kahvaltımı çok önemserim ve her zaman sıkı bir kahvaltı yaparım.
Daha sonra otelimin hemen yanında her Pazar kurulan antika pazarına gittim. Merkez tren istasyonundan trene binip Ostbahnhof'da inmeniz yeterli olacaktır. Perondan çıktığınız an pazar karşınızda olacaktır. Bu kadar kolay.
Burada birbirinden güzel düğmeler ve takılar buldum. Biliyorsunuz kendi kıyafetlerimi kendim tasarlamayı çok seviyorum. Bu yüzden sık sık kumaş, düğme... gibi şeyleri aramayı seviyorum. Antika pazarda çok güzel düğmeler buldum, bunları daha önce aldığım kumaşlar ile kullanmayı planladım o an : ))
Biraz yürüdükten sonra bir bilezik, kolye ve broş buldum. Tabii ki hepsinin fiyatları çok ucuzdu. Örneğin kolye 3 euro bilezik 5 euro. Her ikisini de hemen taktım, çünkü çok sevdim ve kıyafetime de uydu : )
Berlin'e yolunuz düşerse gerekli adresler; Berlin, sanatsal ve mimari yönü ile güçlüdür. Tarihi anıtlar ve müzeleri mutlaka gezmeniz lazım. Alexanderplatz, Branderburg Gate (Branderburg Kapısı) ve Charlottenburg Sarayı, Berlin'in en önemli turistik mekanları arasında yer alıyor. Branderburg Gate (Branderburg Tor) 1989 yılına kadar kenti ikiye bölen bir kapı olsa da birleşmeden sonra ulusal bütünlüğün sembolü haline gelmiştir. Bauhaus Museum fur Gestaltung (Tiergarten), Deutsche Guggenheim Berlin (şehir m erkezi/ Mitte), Deutsches Technikmuseum (Kreuzberg), Gemäldegalerie Müzesi (Tiergarten), Jüdisches Müzesi (Avrupa'daki en geniş Yahudi müzesi-Kreuzberg), Pergamon Müzesi (şehir merkezi/Mitte), Reichstag mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Benim gibi hayvanat bahçelerini seviyorsanız, Tiergarten'in güneydoğusunda yer alan Zoologischer Garten kentin görmeniz gereken en eski hayvanat bahçesidir. 1500 türden oluşan 14.000 hayvan burada barınmaktadır. Fasan strasse, Friedrich strasse, Oranienburger Strabe, Hackescher Markt'da alışveriş yapıp hoş vakit geçirebilirsiniz.
Grill Royal
MA
Vau
Shiro i Shiro
Pan Asia
Cafe Einstein 'a mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.
THY'nin Berlin'e, gün içinde sık sık seferleri bulunmaktadır.

Resim ve yazıların, kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır. Ancak tuliss.com kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Bu sayfayı arkadaşınıza/yakınlarınıza önerin ...

Mail listesinden çıkmak için tıklayınız...  mail listesinden çıkış

Daha önceki newsletter'lara ulaşmak için tıklayınız.