|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir İstanbul fashion week maratonu daha atlattık ;)
Bu sene İFW daha çok konuşuldu daha çok merak edildi. Çünkü
İMG/Doğuş grubu ortaklığında yapıldı. En başta şunu söyleyebilirim
ki fark podyuma kurulan ışıklardan belliydi. Biz mankenler için o
ışıklar çok önemlidir insanı rezil de eder vezir de. Işıklar tam
olması gerektiği gibiydi, yoğun bir şekilde karşıdan verilmişti yani
fotoğrafçıların tam arkasında. Böylece fotoğraflar gölgesiz
edinilecekti. Kulislerin düzeni, görevliler, girişler/çıkışlar,
yapılan anonslar... vs hepsi kusursuzdu. Artı dikkatimi çeken başka
önemli bir unsur vardı ki o da ; bir düzen bir organizasyon olduğu
için sakinlik vardı içeride... Kaos yoktu... |
|
|
Bundan böyle ne olmalı nasıl olmalı?
Bu sene de
ağırlıklı olarak tasarımcılar vardı. İFW ilk başladığında Koton,
Damat/Tween, Mavi gibi markalar 2-3 sezon katılmıştı sonra çıktılar.
Tabii yine tasarımcılar olmaya devam etmeli çünkü uluslararası
arenada gelecek vaad edebilecek tasarımcılarımız var. Bu
tasarımcıları İMG yıldız takıma çıkarabilmeli. Ama mutlaka Türk hazır
giyim markaları da olmalı. Koton, İpekyol, Twist, Machka, Damat,
Tween, Yargıcı, Batik, Silk&Cashmere, Mavi, Kip, Sarar, Network,
Mudo, Desa, Derimod, Hotic... gibi bir çok değerli markalarımız var.
Bunlar mutlaka katılmalı önümüzdeki sezon. Evet belki ihtiyaçları
yok defile yapmaya ama artık global takvime girdiğine göre İFW , tüm
dünyaya böylesine başarılı hazır giyim markalarımızın olduğunu
göstermeliyiz. |
|
|
|
Tüm dünyada sadece 5-10 tane hazır giyim markası
olmadığını Türkiye'nin gösterme vakti geldi. Çünkü dünyanın en iyi
markalarına kaliteli üretim yapan Türkiye artık kendi hazır giyim
markalarını da ön plana çıkarmalı. İster deri üretelim ister çorap
ister pamuklu bir elbise hepsini bu ülke en kaliteli şekilde
üretiyor... Tüm dünya bir ara Çin'e gitti ama sonra herkes geri
geldi buraya. Evet orası ucuzdu ama kalitede aynen öyleydi. O yüzden
önümüzdeki sezon İMG'nin global entertainment desteğini alarak hazır
giyim markalarımız bence mutlaka olmalı İFW de... |
|
|
Baktığımız zaman Mercedes Benz N.Y fashion week’e BCBG, DKNY, Michael Kors
gibi dev markalar katılıyor. Ama unutmayalım bir zamanlar onlarda
yavaş yavaş adımlar ile başladılar :))
|
|
Ha bir de en önemlisi tasarımcılarımız mutlaka bu şehri
ve ülkeyi hissettirecek unsurlar sunmalı podyumda. Dünya medyası
burdan fotoğraf servis ederken İstanbul fashion week olduğunu
görmemiz ve hissetmemiz lazım. Bu illa demek değil ki podyumda eski
İstanbul, Osmanlı olacak diye... Hayır! Çünkü bu şehri
tanımladığımızda ortaya bir mozaik çıkıyor. Yabancılar tanımladığı
zaman 'spicy' diyorlar. Yani 'baharatlı' tanımını yapıyorlar
İstanbul hakkında. Herşeyden biraz var demek bu.... Şimdi Sao Paolo
fashion week’e baktığımızda neden başarılı? Üstelik takvime çok yeni
katılmış olmasına rağmen neden acaba çok ilgi çekiyor? Söyleyeyim
sizlere... Çünkü Brezilya ve Sao Paolo kendi tanımını çok iyi
yapmış. Brezilya demek uzun plajlar, kalçalar, dans, eğlence, müzik
ve bikini demek (futbolu saymıyorum ;) bile) Peki ne sunuyor bu
durumda bize Sao Paolo fashion week? Bol bol bikini defilesi!!
Kalça, bikini, plaj 3'lüsünü bir çırpıda 15 dk da podyumda sunuyor.
Peki New Delhi fashion week ne sunuyor bizlere? Bol bol 'sari'
ler... Peki ya Berlin veya Stockholm FW leri? Onlar da bizlere bol
bol 'yalın çizgiler' sunuyorlar... Milano ve Paris tasarım ve
seksiliği zaten veriyor. Londra sokak modası özgürlüğünü çılgınca
sergiliyor podyumda... New York ise net ve temiz çizgiler veriyor...
Gerekirse sadece beyaz bir tshirt ve altına jean... Çünkü Amerika ve
N.Y budur diyor...
Evet olay bu aslında! Şehri ve ülkeyi tanimlamak ve
bunu en iyi şekilde podyumda sunmak. Zorla bakın ne kadar
Avrupa'lıyız biz diye zorlamanın hiç anlamı yok. Eğer
Kapalıçarşıdakı rengarenk kenarları oyalı tülbentler, nazar
boncukları, sapsarı altın bilezikler, kaliteli derilerimiz, desenli
kumaşlarımız... tüm dünyayı büyülüyorsa evet o zaman bizlerin
boynuna tülbentleri dolayın,nazar boncuklarından kolyeler yapın....
Gerekirse podyumda saz, kanun, darbuka, zurna... gibi Türkiye'ye has
enstrümanlar eşliğinde yürüyelim :))) Ama yeterki aslımızı, özümüzü,
kökümüzü inkar edip zorlamayalım... Kendimizi kabullendiğimiz zaman
herkes bizi asıl o zaman kabullenir...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gelelim koleksiyonlara ve defilelere... Ben bu sezon ilk defa Simay Bülbül'e
çıktım. Simay Bülbül deriye aşık birisi resmen :) o kadar güzel
işliyor ki derileri sizin de aşık olmamanız imkansız... Nasıl mümkün
bu kıyafetleri deriden yapmak diyorsunuz... :))
Her yıl bir kadını işleyen Simay Bülbül’ün
bu yılki seçimi; Dünya tarihine geçmiş ünlü isimlerin yazdığı aşk
mektuplarındaki kadın kahramanlar.
|
|
|
Aşkın, sevginin, coşkunun, insani zaaf ve tutkuların
yer aldığı bu mektuplardaki hikayelerden esinlenmiş Simay, bu yüzden
koleksiyonun ismi 'ask mektup' u idi... Tamamı 30 parçadan oluşan
koleksiyonun %70’ i deri ve süet kullanılarak üretilirken ipek,
dantel ve kreple tamamlanmıştı. Koleksiyon dar kesimli kuplardan,
sırt dekolteli elbiseler, bel korsaj kemerler, özel işlemeli deri
tasarımlar, bol kesimli pantolonlar, bustiyerler,aksesuarlar, özel
tasarlanmış çanta ve ayakkabılardan oluşuyordu... Siyahlar sanki asi
bir aşk kadını beyazlar ise daha sakin bir aşk kadınını anlatır
gibiydi...
|
|
|
Siyahlardan beyaz kıyafetlere geçerken Jehan Barbur’un
canlı olarak seslendirdiği aşk şarkıları eşliğinde yürüdük
podyumda... Herkes onun sesi ve şarkıları sayesinde duygu yüklü
anlar yaşadı ... Simay Bülbüll'ün bu koleksiyonundan önümüzdeki
günlerde üzerimde sık sık görebilirsiniz :)) gözüme kestirdiğim
parçalar var çünkü... Sizlere de tavsiye ediyorum... Fark
yaratacağınız kesin...
|
|
Gelelim Özlem Kaya'ya... Biliyorsunuz neredeyse
Özlem'in ilk günlerinden itibaren onun defilelerine hep çıkarım...
Hep bir gelişme vardır tasarımlarında.... Şaşırtan kumaşlar,
detaylar, tasarımlar... Acaba bu sezon ne yapacak diye
beklersiniz... Geçen sezon hatırlarsanız dalgıç tulumlarında
kullanılan materyali, laser kesimler yaptirarak resmen dantel gibi
işleyip günlük kıyafetler yapmıştı... |
|
|
Özlem 2014 Kış koleksiyonunda sadece 4 renk
kullanmıştı. Gri, siyah bronz ve gold metalik renkler...
Koleksiyonun ilk bölümünde siyah,bronz ve gold metal karışımlarını
gördük bol bol... |
|
|
Ağırlıklı olarak grilere geçildiğinde ise yine Özlem
bombasını patlattı... :) Bu bölüm kapitone tekniği ile yapılmış
montlar, etekler, yelekler, pantolonlardan oluşuyordu... |
|
|
Kapitonenin dışında biraz peplum detayları da gördük
ama bu peplumlar biraz daha keskindi... Örneğin benim üzerimde olan
koleksiyonun açılış parçası keskin bir pepluma sahipti... Bu
kıyafeti hepinize oneririm :) ben kendime aldim bile... |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|