Tuliss-baslik
makyaj moda spor backstage cevre
by tülin şahin

Stockholm'de Oriflame'in yeni makyaj serisi 'THE ONE' için dünya lansmanı...

Sizlere bu yazımı İskandinavya yollarından yazıyorum desem tam yeridir... Fotoğrafta gördüğünüz gibi Danimarka yollarında trende yazıyorum. Çünkü 1 haftadır İsveç ve Danimarka yollarındayız.

İlk olarak  İstanbul'dan Stockholm'a gittik.  Çünkü Stockholm'de yüzü olduğum dünyaca ünlü kozmetik markası Oriflame'in, 'THE ONE' isimli yeni makyaj serisinin lansmanı tüm dünyaya Stockholm'den yapılacaktı. 'THE ONE' makyaj serisi Stockholm moda haftasının (Stockholm fashion week) ana sponsoruydu aynı zamanda. Tüm defilelerde makyajlar bu seri ile yapıldı ünlü makyör Jonas Wrammel tarafından. Böylece 'THE ONE' ın modayı nasıl yakından takip ettiğini ve önemsediğini görüyoruz. Oriflame'in bir çok ülkeden olan yüzleri ile Stockholm'de, global medya ile bir araya geldik. 'THE ONE' makyaj serisi hakkında olan düşüncelerimizi paylaştık. Hafif ama kapatıcı olan fondöteni, ışıltılı ve nemlendirici ruju, kirpikleri ok gibi gösteren mascarası ve parmaklarınız ile rahatlıkla sürebileceğiniz krem farı ile, 'THE ONE' serisi hem pratik hem de modaya uygun... Artı dayanıklı bir makyaj serisi. 

Stockholm’de basın toplantısı

The ONE’ın rujunu çok sevdim

Lansmanın ertesi günü ise Oriflame'in araştırma geliştirme (AR-GE) laboratuarlarında, markanın yüzleri, ruj ve oje yapmayı öğrendik. Çok eğlenceli bir deneyimdi diyebilirim. Biz kadınların hergün kullandığı bu ürünlerin nasıl yapıldığına tanık olmak, artı bunları kendimiz yapmış olmamız oldukça ilginçti diyebilirim. Bir kaç saatliğine  bilim kadını olmak da varmış :)) 

Oriflame'in AR-GE merkezinden sonra Stockholm sokaklarında çekime çıktık. Stockholm için Kuzeyin Venedik’i diyebiliriz ana kara dışında 14 adaya bağlı ve 60'a yakın köprü ile bağlantı yapılıyor bu adalara...

Tertemiz havası, bol sayıda müzeleri, parkları ve yeşillik alanları ile İsveçliler doğal olarak ülkeleri ile gurur duyuyorlar.

Stockholm'de mutlaka görülmesi gereken adalardan bir tanesi Gamla Stan adası, İsveçce eski kent demek... Stockholm'un en büyük adası. Tarihi binaları ve daracık sokakları ile 13. yüzyıldan kalma izlerini hala koruyor. Kraliyet  sarayı da bu adada yer alıyor. Bir yandan tarihini koruyan Gamla Stan, diğer yandan günlük modern hayata, küçük cafeler, restaurantlar ile adapte oluyor.

İsveç deyince elbette ki Nobel ödülünü unutmamak lazım...

1896 tarihinde Stockholm'de açıklanan vasiyetnamesiyle Alfred Nobel tarafından kurulan derneğin verdiği, insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacını taşıyan prestijli bir ödüldür. İlk Nobel Ödülleri 1901 tarihinde verilmeye başlanmıştır. Nobel müzesi de Gamla Stan adasında yer alıyor...

Stockholm'de görülmesi gereken bir diğer ada ise Djurgården. 

Djurgården adası tarihte kraliyetin ava çıkmak için kullandığı  bölgeymiş. Şimdilerde ise Stockholm'un kalbinde doğal park olarak yer alıyor. Parkın dışında etrafta sadece tek tük binalar yer alıyor, son rakamlara göre sadece 1000 kişi burda yerleşik olarak yaşıyormuş. Onlar da çok ama çok pahalı malikaneler. Yine bu adada bol sayıda müze ve galeri gezmek mümkün. Tarihin en göşterişli savaş gemilerinden biri olan Vasa gemisini bu adada,Vasa müzesinde görmeniz mümkün.

Eskiden yediğin içtiğin sana kalsın gördüğün yerleri anlat denirdi ama artık bu söz tam tersine döndü diyebiliriz. Herkes artık birbirine nerde ne yediğini, içtiğini anlatıyor ve öneriyor. Sosyal medyada da en çok paylaşılan fotolar arasında yemek olması da bunu resmen destekler nitelikte... İsveç çok sıkı uygulamaları, kanunları sayesinde Avrupa'nın en az kirlenmiş havasına sahipmiş. Bu yüzden de en temiz en saf yiyecekleri yetiştirmeleri ile haklı olarak övünüyorlar. Stockholm'in kalbinde birbirinden lezzetli balıklar avlamak mümkünmüş, bunların en başında elbette ki somon balığı geliyor. Benim de en sevdiğim balıkların başında geliyor :) Küçükken Danimarka'da evde haftada 2-3 defa somon pişerdi ve bende her çocuk gibi nefret ederdim :)) ama şimdi çok şükür diyorum :) bir model olarak ise şimdilerde hayatımın vazgeçilmez yemeklerinin başını çekiyor somon :) 
Temiz hava sayesinde ormanlarında bol bol sebze ve meyve bulmak mümkün. Yani doğal olarak bir sağlıklı beslenme hayatı var orda... 

Genel olarak İskandinav mutfağına has olan birşey varsa o da smörgåsbord... 18.yüzyılda akşam yemekleri öncesi sıcak ve soğuk karışımı atıştırmalıklar olarak servis edilen smörgåsbord bugünlerde tek başına bir öğün olarak tüketiliyor. İskandinavya  olarak geçen Danimarka, Norveç, İsveç ülkelerinin ise en meşhur yemekleri arasında bu var diyebiliriz. Danimarkacası ise smørebrød... Çıtır krakerler, bol tahıllı siyah ekmekler ya da baguette ekmekler üzerine peynir çeşitleri, balık çeşitleri, yumurta, patates, soğan... gibi yiyecekler konuluyor. İsveçce olan smörgåsbord ne demek? Sürme ekmek masası. Danimarkaca smørebrød ise sadece sürme ekmek demek...

Stockholm'de çok sayıda deniz mahsulleri yapan birbirinden güzel cafeler ve restaurantlar var... Vau de ville sizlere önerebileceğim bir brasserie...

Hemen her Avrupa şehrinde şık ve kapalı yemek pazarları bulmak mümkündür. Bu kapalı pazarların içinde, şarküteri, balık, et, tavuk, fırın, meyve, sebze alışverişlerinizi yaparken aynı zamanda içeride yemek de yiyebiliyorsunuz. Östermalm adasında bulunan Saluhall'da (kapalı yemek pazarı) Michelin yıldızlı bir balık dükkanı/restaurantı vardı... Burası da sizlere önerebileceğim bir yer, eğer yolunuz Stockholm'e düşerse...

İskandinavya gezisinin ilk kısmı şimdilik bu kadar. Tüm bunları ve daha fazlasını 9 Şubat 2014 Pazar günü saat 14:00'de Star tv'de “Tülin Şahin'le moda”da izleyebilirsiniz...

 

Resim ve yazıların, kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.  Ancak tuliss.com kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Daha önceki newsletter'lara ulaşmak için tıklayınız.